Eger bir dili gerçekten tam anlamıyla ögrenmek istiyorsak o dilde yazabilmeli,o dilde konuşabilmeli ve söylenenleri anlayabilmeliyiz. Eğer bu 3 temel kuraldan biri eksik ise bu o dili tam anlamıyla bilmediğimizi gösterir. Oysaki ülkemizde arapça bildiğini söyleyen birçok insan yazmaktan ve anlamaktan öteye geçemez. Anlar fakat kendini ifade edemez. Bu ise bence dil öğretiminde ve öğreniminde en büyük sorunlardan biridir.
Bu büyük problemin en büyük sebeplerinden biri, öğretimde dil bilgisi kurallarına yani gramere yoğunluk vererek, pratikten uzaklaşmaktır. Ben kendi tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki bu yöntem neredeyse hiçbir fayda vermemekte ve öğrencileri arapçadan uzaklaştırmaktadır. Sürekli ders almasına rağmen kendini bu dilde ifade edemeyen ve bir cümle kurmakta bile zorlanan öğrenci arapçayı sıkıcı ve zor bir dil olarak görmeye başlar. Çünkü eğitimde en zor olan bölümden yani gramerden başlanmıştır.
Nasıl ki bizler küçükken hiçbir dil kuralı bilmeden, konuşmaya pratik ile yani çevremizden duyduklarımızı dillendirmekle başlıyor isek bunu yeni bir dil öğreniminde de uygulayabiliriz. İlk önce biraz kendimizi ifade etmeyi öğrenip daha sonra dilbilgisi kurallarına geçebiliriz. Böylece işin kolay ve zevkli yönünden başlarız. Konuşabilen ve kendini ifade eden öğrencinin kendine olan güveni artar, derslerde daha aktif olur,daha çok cümle kurmak için çaba gösterir.
Nasıl ki bizler küçükken hiçbir dil kuralı bilmeden, konuşmaya pratik ile yani çevremizden duyduklarımızı dillendirmekle başlıyor isek bunu yeni bir dil öğreniminde de uygulayabiliriz. İlk önce biraz kendimizi ifade etmeyi öğrenip daha sonra dilbilgisi kurallarına geçebiliriz. Böylece işin kolay ve zevkli yönünden başlarız. Konuşabilen ve kendini ifade eden öğrencinin kendine olan güveni artar, derslerde daha aktif olur,daha çok cümle kurmak için çaba gösterir.
Verdiğim derslerde öğrencilerimin bir çoğu bana ''Hocam biz okulda ya da başka kurslarda arapça gördük ama hiç bu şekilde görmedik.Derslerden hiçbirşey anlamıyor ve çok sıkılıyorduk ama sizin dersiniz çok eğlenceli ve zevkli geçiyor.Lütfen ders sayısını arttıralim '' diyorlar. İşte benim de arapça öğretiminde ki en büyük amacım ilk önce arapçayı öğrencime sevdirmektir, çünkü insan sevmediği bir iş ile meşgul olursa bu ancak onu mutsuz eder.
İkinci önemli mesele ise dersleri zevkli ve eğlenceli bir hale getirmektir ki pratik arapça zaten çok keyifli ve eğlenceli bir derstir. Ama tabi ki bunda anlatılan dersin yöntemide büyük bir rol oynamaktadır. Pratik arapça dersinde öğretmen kadar öğrenci de aktif olmalıdır. Öğretmen kadar öğrenci de söz sahibi olmalı, kendini ifade edebilmeli, her konu hakkında cümleler kurmaya çalışmalıdır.
Derslerimde öğrencilerimi sürekli konuşmaya teşvik ediyor, onlara gruplar kurdurup aralarında diyaloglar kurduruyorum. Ve bu diyologları zaman zaman tekrar ettiriyorum böylece diyologlarda geçen cümle ve kelimeler farkında olmadan öğrencinin dimağına yerleşiyor.
Ben bu yöntemle arapça öğrenmeye başladıktan 2 ay sonra Taksimdeki arap tursitlerle konuşmaya başlamıştım :) Hocamız harika bir şekilde ders anlatıyordu ve bahsettiğim yöntemi kullanıyordu. Bu da beni her zaman daha fazlasını öğrenmeye teşvik etti çünkü artık arapça benim için nefret ettiğim ve hiçbir şey anlamadığım zor bil dil olmaktan çıkmış, çok eğlenceli harika bir meşguliyet olmuştu. Ve şimdi geriye dönüp baktığımda hayatımda yaptığım en iyi şey arapça ögrenmekti diyorum. Sizlere de bu harika dili sıkılmadan ve hiç kasmadan :) öğrenmenizi tavsiye ediyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder